Rapor Covid-19 Krizinin İklim Konusunda Harekete Geçme Şansı Sunduğunu Belirtiyor
Dünyaca Ünlü Tıp Dergisi Lancet’in 2020 Sağlık ve İklim Değişikliği Raporu, koronavirüs (Covid-19) krizinin iklim konusunda harekete geçme şansı sunduğunu ve pandemiden hareketle çevre konusunda küresel ölçekte bir duyarlılık çağrısının yapılması gerektiğini belirtmektedir.
Raporu kaleme alan araştırmacılara göre, Covid-19'un neden olduğu yıkım, ülkelerin ekonomilerini çevreye duyarlı bir şekilde yeniden inşa etmeleri için bir fırsat sunmuştur. Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Hizmetleri sürdürülebilirlik baş sorumlusu Dr. Nick Watts bu konuyla ilgili olarak, “Paris İklim Anlaşması’nı gerçekleştirmenin tek yolu, yaşadığımız bu andan yararlanmaktır… Bu, Covid-19'da başlayan iyileşmeyi iklim değişikliğine yönelik olumlu tepkiyle birleştirmektir” görüşünü ileri sürmüştür.
Watts, küresel ısınmanın sağlık üzerindeki etkilerini inceleyen yıllık Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Raporu’nun yazarlarından biridir. Paris İklim Anlaşması’nın imzalandığı 2015'ten beri yapılan çalışmalar, küresel sıcaklık seviyelerini endüstri öncesi döneme ait seviyelerin 2°C altında tutma hedefiyle devam etmektedir. Günümüzde sıcaklık artışlarını, bilim insanlarının küresel iklim felaketi sonuçlarından kaçınmak için gerekli olarak gördükleri 1,5°C tavan seviyesinin altında tutmak için, küresel emisyonların bugünden 2030'a kadar her yıl %7,6 oranında düşmesi gerekmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası da dahil olmak üzere 35'ten fazla kurumdan gelen uzmanlar tarafından derlenen ve University College London tarafından yönetilen 2020 raporu, Covid-19 gibi bulaşıcı hastalıklar ve iklim değişikliği arasındaki paralellikleri ortaya koymaktadır. Rapora göre, iklim değişikliği ve bunun itici gücü olarak fosil yakıtlara dayalı kentleşme ve yoğun tarım, yaban hayata ait yaşam alanlarına zarar vermekte ve böylelikle hastalık mikroplarının hayvanlardan insanlara geçmesine yol açmaktadır.
Rapor bu sebeple, Covid-19 felaketinden edinilen deneyiminin gelecekteki pandemi riskini azaltmaya yönelik önlemleri artırdığı ölçüde, iklim krizine yönelik eylemlere de öncelik vermenin bu hedefe ulaşmak için son derece yaşamsal olacağını ileri sürmektedir. Bununla ilgili olarak, raporun yazarlarından University College London'da yoğun bakım doktoru olan Profesör Hugh Montgomery’ye göre, iklim değişikliği gerek ülkeler arasındaki gerekse tek tek her bir ülkedeki mevcut sağlık eşitsizliklerini acımasız bir şekilde tetiklemektedir.
Rapora göre, astım ve diyabet hastalarının ve özellikle yaşlıların Covid-19 salgınında korunmasız olmasına koşut olarak iklim krizi de dang humması ve sıtma gibi ölümcül bulaşıcı hastalıkların yayılmasına elverişli koşullar yaratmaktadır. Örneğin, 2015 ile 2019 yılları arasında dağlık bölgelerde sıtma bulaşma oranı, 1950’lere kıyasla Afrika’da %38,7, Batı Pasifik bölgesinde ise %149,7 daha yüksektir.
Raporu kaleme alan yazarlar, Paris İklim Anlaşması’ndan beş yıl sonra, bir dizi göstergenin daha önceki raporlarda tanımlanan olumlu eğilimlerin vaktinden evvel ve sürekli olarak tersine döndüğünü ifade etmektedir. Dr. Ian Hamilton’a göre, kayıtlara geçen en sıcak dönem son beş yılda yaşanmıştır ve bu nedenle yüksek sıcaklıklara maruz kalma açısından en kötü koşullar etkisini göstermeye devam etmektedir.
Yazarlar ayrıca, dünya genelinde aşırı yüksek sıcaklıklara karşı korunmasızlığın, özellikle Avrupa ve Doğu Akdeniz bölgelerinde, yaşlanan nüfus ve yüksek düzeyde kronik hastalıklar nedeniyle artmaya devam ettiğini belirtmektedir. Son yirmi yılda dünya genelinde 65 yaşın üzerindeki kişilerde yüksek sıcaklıklara bağlı ölümlerde yaklaşık %54 artış yaşanmıştır.
Küresel ısınma aynı zamanda üretkenliği de olumsuz etkilemektedir: Örneğin, geçen yıl Hindistan'da kaydedilen toplam 302 milyar çalışma saati kaybının %40'ı tek başına küresel ısınma kaynaklıydı. Ayrıca, orman yangınları, seller, fırtınalar ve kuraklıklar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve yoğunluğu da iklim değişikliğiyle değişmiştir. Raporda, 2000'lerin başından bu yana yaklaşık 128 ülkenin orman yangınlarına daha yüksek oranda maruz kaldığı ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bu konuda en keskin artışları yaşadığı belirtilmiştir.
Ancak Dr. Ian Hamilton’a göre, pek çok ülkenin giderek artan oranda yenilenebilir enerjiye yönelmesiyle birlikte, bu konuda belirli bir iyimserliğin ortaya çıktığından bahsetmek de mümkündür. Lancet’in 2020 Sağlık ve İklim Değişikliği Raporu aslında “karşı karşıya olduğumuz gerçekliğin bir başka göstergesi olarak bir sağlık uzlaşmasının geleceği"ne işaret etmektedir. Hamilton son olarak hem Covid-19 salgını hem de iklim krizi konusunda şunları aktarmıştır: “İstikrara kavuşmak ve iyileşmek için bugün harekete geçebiliriz ki bu, yeteneklerimizin dışında değildir. Aslında, mevcut durum, bizi daha sürdürülebilir bir geleceğe taşımaya ve iklim anlaşmasının hedeflerine yönelik adımlar atmaya kendiliğinden elverişli bir haldedir."